GAZZE’NİN İSİMSİZ KAHRAMANI: EBU UBEYDE

Anasayfa » Fikriyat » GAZZE’NİN İSİMSİZ KAHRAMANI: EBU UBEYDE

GAZZE’NİN İSİMSİZ KAHRAMANI: EBU UBEYDE

Tahir Dağcı


Amerikalı boksör Muhammed Ali Clay’in maçlarına (1970-80’li yıllarda) tüm dünya Müslümanları ekran başına aynı anda kilitlenirmiş. Bizim yaşımız tam yetmez fakat farklı coğrafyalarda bulunan Müslümanlar saat farkı dinlemeksizin TV başında maçın başlamasını beklerlermiş. Muhammed Ali’nin kelebek-arı efsanesini büyüklerimizden çok kez dinledik.

Aksa Tufanı’nın basın sözcüsü Ebu Ubeyde’nin üstlendiği rol, bana Muhammed Ali Clay’in bulunduğu sosyal zemini hatırlatıyor. Muhammed Ali, beyazları rahatsız eden bir Amerikalı siyahi, boks şampiyonu, güçlü kişilikli, savaş karşıtı, üzerine bir de Müslüman. Küresel sistemin zihinsel kodlarının asla kabul etmediği, edemeyeceği bir karakter. Muhammed Ali, Batı medeniyetine yenik düşmüş koca bir Müslüman dünyanın sembolizmi aslında. Dünya şampiyonu Muhammed Ali bile Müslüman olmuş, demek ki İslam bütün izzetiyle dimdik ayaktadır. Dünya Müslümanlarının kalbi Muhammed Ali’nin kalbiyle aynı anda çarpıyordu. 150-200 yıldır devam eden yenilgi ve ezilmişlik psikolojisinin oluşturduğu basınç Muhammed Ali’nin maçlarında tezahür etmekteydi. O rakibini yere serdiği zaman sadece rakibi değil bütün küffar yeniliyordu. Bütün dünya Müslümanlarını hususen Türkiye’yi boks maçına kilitleyen motivasyon tam olarak buydu.

Muhammed Ali’nin sembolik yerini son zamanlarda Ebu Ubeyde’nin aldığını düşünüyorum. Gazze siyonist İsrail tarafından işgal edildiğinden bu yana Ebu Ubeyde adeta Aksa Tufanı’nın sembolik kahramanı oldu. Aksa Tufanı’nın detaylarını onun açıklamalarıyla öğrendik. Dünya basınının göster(e)mediği katliamı ve yalanları onun sayesinde gördük.

Ebu Ubeyde’nin gerçek ismi bilinmiyor, lakabı da cennetle müjdelenen 10 sahabeden biri olan Ebu Ubeyde bin Cerrah’tan mülhem. O’nun suretini de bilmiyoruz, sadece kırmızı-beyaz kefiyesinin içindeki öfkeli gözlerini görebiliyoruz. O, hâkî yeşil kamuflajıyla, havaya kaldırdığı işaret parmağıyla, kırmızı kefiyesiyle, kavi bir komutan edasıyla ve arkasında bekleyen silahlı iki korumasıyla hafızalarımıza kazındı. O artık zihnimizde Gazze’yi hatırlatan bir sembol, dünyaya insanlık ders veren bir kahraman.

Ebu Ubeyde bizden biri. Mahallenin namusunu koruyup kollayan bir ağabey gibi.  Yangın alevi sarmış bir evdeki anne-babasını, kardeşlerini kurtarmaya çalışan zıpkın delikanlı misali. O hem mağrur hem merhametli. Sağ elinin baş parmağını yukarı kaldırarak kurduğu cümleler gururunu ve kararlılığını, ümmeti uyarırken kırıcı dilden kaçınması ve öfkesini kontrol edebilmesi merhametini imler.

Ebu Ubeyde’nin ailesi hakkında da bir şey bilmiyoruz fakat (kendi açıklamasıyla) Hamas mücahitlerinin %85’ini şehit çocukları oluşturduğuna göre Ebu Ubeyde’nin de bir şehit çocuğu olduğuna dair akıl yürütebiliriz. Karşımızda tek başına, korkusuz, dimdik, siyonizme ve küresel sistemin baronlarına meydan okuyan bir yetim arzı endam etmektedir.

Ebu Ubeyde her konuşmasına besmele ve Kur’an’dan bir ayetle başlıyor ve konuşmasını yine bir ayetle bitiriyor. Nice zamandır özlediğimiz bir İslam önderi sembolizmi değil mi bu? Bu ağzı dualı-tekbirli sahne en son Bosna Savaşı’ında merhum Aliya İzzet Begoviç ile ete kemiğe bürünmüştü. Aliya, komutan olarak ordunun önüne çıktığında, Esselamu Aleykum dedikten sonra askerlerine tekbir çektirmişti. Aslında o tekbir sahnesinde yıkılmış bir imparatorluğun külleri arasında parıldayan bir kıvılcım vardı ve Türkiye’de biz o kıvılcımı parıl parıl kalbimizde hissediyorduk. Öyle ki, 1990’larda o sahnedeki asalet ve heybeti izleyip de gözleri dolmayan bir kişi yoktu benim çevremde.

 Aliya’daki aynı asalet ve heybet Ebu Ubeyde de tezahür ediyor. Ebu Ubeyde’nin korumasıyla birlikte yürürken ki mağrur edası, mikrofon arkasındaki heybeti, kararlı ses tonu, manifesto niteliği taşıyan cümleleri bize Aliya’yı hatırlatıyor. Ümmete kırgın olan Aliya; “Her şey bittiğinde hatırlayacağımız şey; düşmanlarımızın yaptıkları değil, dostlarımızın sessizliği olacaktır.” demişti. Benzer cümleyi ümmete kırgın olan Ebu Ubeyde şöyle haykırdı: “İslam dünyasının korkak liderleri, Siz Gazze’de ölenlere üzülmeyin, onlar şehit oldu. Siz kendi halinize üzülün.” Ebu Ubeyde’nin ümmete olan öfkesi, yalnız bırakılmışlığı, Gazze’yi çevreleyen İslam ülke liderlerine olan kırgınlığı bu cümlede gürül gürül çağıldıyordu.

Ebu Ubeyde dünyayı arkasına alan İsrail yönetimine de tokat gibi bir nota vermişti: Nereden gelirseniz gelin. Karadan, denizden ya da havadan! Size ölümlerden ölüm beğendireceğiz. İsrail askerleri Gazze de hezimetten başka bir şey bulamayacak.” O cesaretli ve kuvvetli söylemleriyle İsrail askerlerine korku salıyor, İsrail’in yalan mumlarını bir bir söndürüyor. Ebu Ubeyde devlet başkanlarının yapamadığını korkusuz sesi ile kısacık videolarıyla yapıyor.

Ebu Ubeyde’nin bildirilerini, güçlü söylemini hala dört gözle beklemekteyiz, tıpkı sabaha yakın saatte Muhammed Ali’nin boks maçını bekler gibi. O el-Cezire’de konuştuğu zaman acaba ne diyecek diye merakla dinliyoruz. Çünkü bombardımanda ölen binlerce Gazzeli kadın ve çocuktan sonra Ebu Ubeyde’nin bildirileri savaşın psikolojik seyrini değiştiriyor. Evet bu doğru. Ebu Ubeyde bildirisiyle içimizdeki çaresizliği ve acıyı biraz hafifletiyor. O’nu dinleyince savaştaki güçlü tarafın Kassam mücahitleri olduğuna, İsrail’in kesin yenileceğine ikna oluyoruz. “İyi ki varsın Ebu Ubeyde”.

Savaşın sadece cephede değil medya üzerinden de yürüdüğünü bize Ebu Ubeyde öğretti. Nice az sayıda inanmış grubun, Allah’ın izniyle çok sayıda nice kalabalığa üstün gelebileceğini bize yeniden hatırlattı. Allah O’nu ve Hamas mücahitlerini zalimler topluluğuna karşı muzaffer kılsın. Yalnızca gözlerini görebildiğimiz fakat bütün maneviyatını ve iradesini hissettiğimiz, Gazze’nin kahraman delikanlısı Ebu Ubeyde’ye selam olsun. Dünyanın gözü önünde bir ülkenin toptan katledilişine dua etmekten ve kınamaktan başka bir eylemi olmayan bizlere de veyl olsun.


İlgili Makaleler

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Kategoriler

Etiketler

Copyright © 2024 İDM - İlmi Düşünce Mektebi