KENTİN ÖTEKİLERİNİN ŞİİRİ: ARABESK RAP

Anasayfa » Fikriyat » KENTİN ÖTEKİLERİNİN ŞİİRİ: ARABESK RAP

KENTİN ÖTEKİLERİNİN ŞİİRİ: ARABESK RAP

Hüseyin Nasrullah İnan

Yener Çevik, Sokak Kafası

Kaderin cilvesi, ilk ortaya çıktığı dönemlerde şehrin ötekilerinin müziği olarak icra edilen Rap müziği, bugünlerde küresel çapta Youtube trend listelerinden hiç düşmeyen, popüler kültürün çokça tuttuğu bir müzik türü haline geldi. Rap müziğin şehrin kenar mahallelerinden merkezine doğru yaşadığı büyük dönüşüm onu bir müzik dalı olmaktan çıkarıp büyük bir hikayenin öznesi kıldı.

“Rhythmic African Poetry” ve “Rhythmic and Poetry” kelimelerinin kısaltılmış biçimi olan Rap müziği, Hip Hop kültürünün bir parçası olarak 1970’li yılların New York gettosunda ortaya çıktı. Amerikan kapitalist kentleşme biçiminin öteki olarak inşa ettiği ve kentlerin çöküntü bölgelerinde meskûn dışlanmış Afroamerikalıların, hayat kadınlarının ve kent yoksullarının kendilerini ifade etme aracı ve eğlenme biçimi olarak Hip Hop kültürü; sıra dışı dans figürlerini içeren Break Dance, sprey veya boyalarla intizamlı duvarların sıra dışı yazı fontları ve renklerle kendini var etme ve kamuya ifade etme aracı olarak kullanıldığı Graffiti sanatı ile duygu ve düşüncelerin diğer müzik dallarının aksine olağandışı bir hızda ifade edildiği Rap müziğinden oluşmuştu. Çeşitli sanat dallarında kendi ifadesini bulmuş olan bu kültürün her sanat dalına verdiği renk o sanatı sıra dışı ve “garip” bir biçime evirmişti.

Hip Hop kültürünün ve özelde Rap müziğin tabiatı itibarıyla sıradışı yanı ve içerisinde barındırdığı yüksek gerçeklik ve ağır eleştiri dozu bu kültürü kendine has kılmıştı. Şehrin ötekilerinin kendini ifade etme biçimi olması yönüyle gerçekliklere, suça ve düzen eleştirisine yönelmesi, Amerikan popüler kültürün büyülü dünyasından bile isteye dışlanmasına yetmişti. Bu durum aslında popüler kültür ve Hip Hop kültürü arasındaki derin farklılığın anlaşılmasını sağlayabilir. Popüler kültürün üretimi, tüketicilerinin gerçeklikle olan bağlarını koparıp onlara büyülü bir dünya sunmayı hedefliyorken Hip Hop kültürü tam tersi bir biçimde gerçekliklerden, somutlaşmış biçimiyle ifade edecek olursak yoksulluktan, suçtan ve sokaktan bahsediyordu.

Hip Hop kültürü içerisinde Rap müzik kısa sürede birçok meseleyi ele alabilme beceresiyle güçlü bir ifade yeteneğine sahipti ve bu yönüyle Hip Hop kültürünün en gözde ürünüydü. Rap müziğin güçlü ifade yeteneği onu kısa süre içerisinde küresel çapta tüm ötekilerin sesi kılmaya yetmişti. Bu müziğin protest tavrı ve sokağa yaptığı güçlü vurgu dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan dışlanmış gruplar tarafından hemen benimseniyor ve kendi durumlarına uyarlanıyordu. Türkçe ve Rap müziğin buluşması ise Almanya’da gerçekleşiyordu…

İslamic Force, Bir Albüm Kapağı

Berlin duvarının tam dibinde konumlanan Kreuzberg şehri Türkçe Rap’in anavatanı olmuştu. Kreuzberg Doğu ve Batı Almanya arasında yaşanan çatışmalar dolayısıyla terk edilmiş bir bölge, yozlaşmış faşist gruplar ve mafyalardan oluşan bir gettoydu. Türkiye ve Almanya arasındaki işçi anlaşması sonucu Almanya’ya göçen Türk nüfus Alman hükümeti tarafından burada iskân edilmiş ve tabiri yerindeyse duvara sıkıştırılmıştı… Türk nüfus  burada Nazilerin faşist saldırılarına maruz kalır ve yozlaşmış bir kentsel mekânda bir ifade aracı olarak Hip Hop’a yönelir. Boe B, Maxim ve Killa Hakan tarafından 1986 yılında kurulan Islamic Force adlı Rap grubu Türkçe Rap’in ilk örneklerini Kreuzberg’de üretir. Ardından Türkçe Rap gruplarının sayısı hızlı bir artış gösterir ve 1995 yılına gelindiğinde “Cartel” adlı Türkçe Rap grubu ilk büyük grup olarak ortaya çıkar.

Rap müziğin Türk kültürüyle buluşması ona yeni bir renk kazandırmıştı. Türkçe Rap Amerikalı ilk halinden hayli farklı bir biçime evrilmişti. Halk müziği ve Türkü tınıları Rap müziğin altyapısıyla harmanlanmıştı. Halk müziği ile Rap müziğin kimyası uyuşmuş; Pir Sultan Abdal, Köroğlu gibi ozanlar Türkçe Rap içerisinde yeniden anlam bulmuştu. Islamic Force grubunun 1997 yılında yayınladığı “Mesaj” albümünde yer alan “Canlardır” şarkısının başı onun bir Rap parçası olduğunu anlayamayacak düzeyde Türkü türüne yakındır. 

“Ha büyük şehirde bir zengin genci

Ha da sokaklarda garip dilenci

Fark etmez ya Sünni ya da Alevi

Madem ki insandır saygımız vardır

E canlardır…”

Islamic Force ilk şarkılarını Almanca yayınlamıştı ve Türkiye’de karşılığı henüz istenilen derecede olmamıştı. Türkçe Rap müziğin Türkiye sınırlarına ulaşmasını sağlayan müzik grubu Cartel ve aynı adla yayınlanan şarkısıydı. “Gel gel gel cartele gel” nakaratıyla hafızalarda yer edinen şarkının hemen başında radyodan beş Türk’ün saldırıya uğradığı haberi duyulur ve müzik başlar. Yine bu şarkıda da Türkü ve rap harmanlanmıştır.

Kreuzberg. Fotoğraf: BBC

Gurbetçiler tarafından ilk örnekleri sunulan Türkçe Rap 90’lı yılların sonlarına doğru Türkiye’de ciddi oranda karşılık bulmaya başlar ancak bir farkla… Rap müziğin Türkiye’deki adresi Gecekondu mahalleleridir ve ruh eşi arabesk müziktir… 1970’li yılların Türkiye’sinde  büyük kentlere doğru yaşanan hızlı göç kentlerde devasa gecekondu mahallelerinin üretilmesine yol açar. Artık köylü olmayan ve fakat kentli de olamayan bir nüfus kentlerde bir Gecekondu kültürünü elbirliğiyle inşa eder. Devletin konut politikası işlemez, planlanan sektör ve nüfus projeksiyonları yaşanan yeni durum karşısında anlamsız kalır. Bu bakımdan halk kendi göbeğini kendi kesmek mecburiyetindedir. Halk, devlet arazileri üzerine yahut hisseli parseller üzerine kendi evini inşa eder, kendi dolmuşunu kullanır ve kendi sektörlerini inşa eder. Yeni kentsel yaşam enformel sektörler üzerinden bir yaşama tutunma çabası olarak ortaya çıkar. Köyünden kopan gecekondulu halk, iktisadi krizler ve sermaye ile mücadele içine girdiği bir gerçekliğin ortasındadır.  Bu düzlemde kentin ötekilerinin kendini ifade etme biçimi olarak arabesk müzik neşvünema bulur. Türkiye’de önemli bir nüfusu ifade eden gecekondu mahallelerinin sokaklarında Müslüm, Azer, Bergen, İbo, Küçük Emrah, Ferdi yankılanır. Neşet Ertaş, Arif Sağ gibi Türk Halk Müziği türküleri de arabeske eşlik eder, bazen de birlikte yorumlanır… Belki de Arabesk müziği, halk müziğinin kentli gecekondulu haliydi.

Yener Çevik, Çöz de Gel

Arabesk müzik bu biçimiyle bir sanat dalı olarak kabul görmez, Ferdi ve Müslüm’ün ölçüsüz ve gecekondulu tarzına karşı Orhan Gencebay ve Hakkı Bulut gibi sanatçılar sahnelerde boy göstermeye başlar. Ne de olsa arabesk aşağı bir kültür olarak kenar mahallenin bir ürünüydü ve talihsizlik, umutsuzluk, terk edilmişlik ve isyanla kendini var etmişti. TV’lerde boy gösteren jönlere, pop sanatçılarına ve inşa edilen kurmacalara hiç benzemiyordu. Arabesk müziğin isyankar doğası ve kenar mahalleli kökeni Rap müziğin kimyasına hayli yakındır ve nihayet Almanya’da mayalanmış Türkçe Rap ile kaderin cilvesi, bir araya gelir ve ortaya Arabesk Rap tarzını çıkarır. Rap bu yeni biçimiyle artık Amerikalı değildir. Arabesk tınıları ve türkülerle yoğrulmuş bir müzik türü, Yener Çevik’in deyişiyle “Rhythmic Anatolian Poetry” dir.

“İnsanlar iki yerde eşittir: Sokakta ve toprağın altında…”

Türkiye’de Arabesk Rap’in ilk temsilcisi olan Yener Çevik, tahmin edeceğimiz üzere İzmir gecekondusunda büyümüş Erzurumlu bir sanatçı. Çocukluğunda dinlediği Arabesk parçalar ve Islamic Force’un Rap parçaları 2000’li yıllara geldiğinde böyle bir üretim yapmasını sağlar. Şarkılarının genel temasını eşitsizlikler, gecekondu, sokak, mahalle kültürü, kentsel dönüşüm, çocuk işçiler, popüler kültür eleştirisi gibi unsurlar oluşturur. 

Sana şiir yazdım şair tek bastonlu kırık dişli
Bu satırlar çocukluğumdan beridir gecekondulu diye fişli

Rap’in Yener Baba’sı, hayranlarının ona verdiği isimden de anlayacağınız üzere hem Rapçi hem de Baba… Şarkılarında arabesk tınıları Rap müzik altyapısıyla buluşturan Yener Baba ortaya tam anlamıyla “Rhythmic Anatolian Poetry” türünü çıkarır. Zaten o da kendini “modern çağın ozanı” olarak tanımlar.

Yener Çevik, Yıkıla Yıkıla

Yener Çevik’in şarkılarına şöyle bir göz gezdirdiğimizde kentsel dönüşüm operasyonlarına karşı mahalle kültürünü birçok şarkısında savunduğunu görebiliriz. Çektiği kliplerin neredeyse hepsi, İstanbul veya İzmir gecekondusunu kendine mekan olarak seçmiştir. “Çöz de Gel” adlı şarkısı mesela şu sözleri oldukça anlamlıdır:

“Olur panik atak gece yolcusu

Çünkü mahalleyi tanımayan komşusun…”

“Gönlündekileri Gördüm” adlı şarkısında:

“…İstanbul’da da İzmir olurum

Kentsele dönüşmez mahalle kokulu

Elde tesbihiyle köşede oturur

Çevik Yener sokak kafası der…”

Rezidanslara, korunaklı sitelere karşı mahalleyi savunan Yener Çevik, Rap müziğin eleştirel ve isyankâr tavrıyla arabesk müziğin güçlü yerelliğini birleştirir. Çevik’in kendini “modern ozan” olarak tanımlaması ve bir geleneğin devamcısı olarak görmesi de güçlü yerellik duygusuyla anlaşılabilir. Çevik’in “mahalleli” duruşu ne kadar yerellik duygusunu simgeliyorsa, eleştiriye tabi tuttuğu popüler kültürün üretimi de o denli Anadolu’ya yabancıdır. “Etraf” şarkısında şöyle der:

Benim adım geçmez beyazların basında

Konuşma benle ingilizlerin ağzıyla

Ben geziyom Pir Sultan Abdal’ın sazıyla

Kalabalık gibi yanlız burada herkes
Zemin kattakı evlere perde gerekmez”
Yener Çevik, Senden Gizledim

Yener Çevik şarkılarında, popüler kültürün ve onun yarattığı hayalî, gerçeklikle ilgisi olmayan dünyanın oyununu bozmaya ant içmiş bir tavır sezersiniz. Yine aynı şarkıda şunu der mesela:

“Şekil arabaların çoğu da tüplü

Nette etini satan fotoşopta süslü

Müslüm haberimiz yokla dertleştiren

Öğretti kayan yıldızdan dileme dilek…”

Çevik’in, şarkılarında yoğun biçimde eleştirdiği pop kültürünü “Demet ve Tarkan”la özdeşleştirir ve bunun karşısına “Müslüm, Azer ve Neşet”i yerleştirir. Ona göre sokaktan, çocuk işçilerden, genel itibariyle semtten habersiz bir sanat üretimi geçer akçe değildir. Müslüm, Azer ve Neşet Baba bizim hikayemizi anlatır. Tarkan ve Demet’in anlattığı hikaye bu dünyaya ait değildir. Popüler kültürün dünyasına hayran olanlara “Bir Siyah Bir Beyaz” şarkısında şöyle eleştirir:

“…Lambadalar makarinalar bitti geldi harlem shake

Asgari ücret maaşınla avmlerde resim çek

Sen değilsin biliyon dimi holding dizi patronu

Âşık olduğun kahraman kiralık araba tutkunu…”

Yine “Hasta İşi” adlı bir diğer parçasında şöyle der:

Ülkemde pop müzik karga ötüşü
Simsiyah saçı sapsarı yapan yılın rüküşü

Çevik ayrıca Türkiye’de sanatı, kültürel üretimi elinde bulunduran bir kesimi “çin malı elit” tabiriyle tanımlar. “Bize O da Lazım” şarkısında şöyle ifadelere yer verir:

Moda diye sarı yapmış siyah saçını

Spor diye yayınlıyorlar bahis maçını

Dünyanın açını Instagram’da göremen

Çin malı elite latte, bize menemen

Yine Çevik medya organlarının uzun dönemler Rap müziği bir başka deyişle gecekonduyu ve gecekondulu müziği görmezden gelmiştir. Bu yüzden şarkılarında kültürel iktidarın medya organlarına da eleştirilerde bulunur. Yine aynı şarkıda şunları söyler:

“Pırıl pırıl yalan atan basın

Pablo Escobar gibi para yakıp ısın

Hikaye değil de masal mısın

“Parçanın Adı Yok” şarkısında yine benzer biçimde şunları söyler:

“Parasını vermiyosan yazmaz basın

Çok şişmiş kofti len steroid lan kası”

Arabesk Rap müziğin protest tavrı, tabiatı itibariyle yakın geçmişe kadar kendini öteki bir müzik olarak konumlandırdı. Fakat kaderin cilvesi bugün Rap müziği ülkemizde ve tüm dünyada popüler kültürün temel üretim alanlarından biri. ABD dünya çapında albümleri satış rekorları kıran Rap müzisyenlerine ev sahipliği yapıyor, Rapçiler şaşalı giysiler giymeyi tercih ediyor, büyük altın kolyeler takarak zenginlik mesajlarını veriyor. Rap müzik artık YouTube trend listelerinde hep en yukarıda yer alıyor. Türkiye’de Müslüm Gürses geniş halk tabakasında karşılık buluyor ve yaptığı müzik Blues sosuna bandırılarak tüketiliyor.

İyi veya kötü denemeleriyle birlikte, Yener Çevik’i, Killa Hakan’ı Arsız Bela’sı, Efecan’ı, Mero’su Canbay Wolker’ı ve Ezhel’iyle, bugün Arabesk Rap, gecekondulu çocukların kendini ifade etme biçimi olarak Adana Hürriyet mahallesinde, Kreuzberg’de Diyarbakır’da, Bağcılar’da, Ankara’da, İzmir Örnekköy’de üretilmeye devam ediyor.

MERO, Olabilir

İlgili Makaleler

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Yazılar

Kategoriler

Etiketler

Copyright © 2024 İDM - İlmi Düşünce Mektebi