Merve Sultan Akçakaya[2]
Türk edebiyatında ve sosyolojisinde Cumhuriyet Dönemi’nin toplumsal yapısına ilişkin, farklı süreçlere işaret eden geniş bir literatür mevcuttur. Yeni siyasal rejimin merkezi bir öneme sahip olduğu bu dönemde; roman, hikâye, piyes vb. gibi pek çok farklı türde eserler kaleme alınmıştır. Bu külliyatın içerisindeki her bir eser, farklı temaları ihtiva etse de genel olarak dönemin toplumsal yapısına ışık tutan bir anlayış söz konusu olmuştur. Bu yaklaşımla bağlantılı olarak Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanı da Cumhuriyet Dönemi’nin gerek sosyal, gerekse de siyasal özelliklerine dair bir takım çıkarımlar yapmamıza olanak sağlamaktadır. Eser ilk olarak İstanbul Kızı adlı bir piyes şeklinde kaleme alınmış ve ardından 1921 yılında Vakit Gazetesinde, eski harflerle tefrika edilen bir romana dönüştürülmüştür. Harf inkılabından sonra ise Reşat Nuri Güntekin tarafından, 1937 yılında Latin harflerle yeniden yazılmıştır. En nihayetinde 1939 yılında, kitabın ilk baskısı İkbal Kitabevi tarafından yapılmıştır (Beydere & Karadağ, 2019: 314). Romanın yazım süreci dikkate alındığında, oldukça geniş bir zaman dilimini kapsadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu süreç içerisinde yazarın dikkatini çeken pek çok toplumsal olay, romanın içeriğine yansıtılmıştır. Özellikle eserde belirli karakterlerin ön plana çıkarılması ve söz konusu toplumsal olayların bu karakterler aracılığıyla anlatılması, bazı meseleleri daha belirgin kılmaktadır.
Türk Edebiyatının en sevilen eserlerinden biri olan Çalıkuşu, oldukça sade ve anlaşılır bir dille yazıldığı için keyifle okunan bir romandır. Aynı zamanda geçmişten günümüze eser pek çok kez sinemaya, televizyona ve tiyatroya da uyarlanmıştır. Yapıttaki gelişmeler genel olarak İstanbul ve Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde (Bursa, Çanakkale, İzmir, Kuşadası) geçmektedir. Esasen roman, Feride adlı başkahramanın kaleme almış olduğu anıları içermektedir. Ancak eser bir anı kitabı değil, kahraman bakış açısıyla kaleme alınan bir romandır. Feride küçük yaşta anne ve babasını kaybeden, oldukça yaramaz ve hareketli bir kızdır. Hatta o kadar yaramazdır ki ağaç tepelerinden inmediği için çevresindeki insanlar ona “Çalıkuşu” lakabını takmışlardır. Uzun yıllar yatılı Fransız okulunda okuyan ve iyi bir eğitim alan Feride, okul dışındaki vaktini teyzesinin İstanbul’daki köşkünde geçirmektedir. Ancak ne var ki Feride, teyzesinin oğlu Kâmran’dan hoşlanmaktadır. Kâmran oldukça varlıklı bir ailenin çapkın ve şımarık çocuğudur. Zamanla o da Feride’den hoşlanır ve Feride’nin okulu bittikten hemen sonra nişanlanırlar. Kâmran nişanlandıktan sonra eğitimi için Avrupa’ya gider ve orada dört yıl kalır. Döndükten sonra da düğün hazırlıklarına başlarlar. Düğün gecesi tanımadığı bir kadın Feride’ye, Kâmran’ın Avrupa’da kendisini Münevver isminde bir kadınla aldattığından bahseder. Bunun üzerine Feride, düğünden bir gün önce evden kaçar ve evi terk etmesinin ulvi bir amaca hizmet etmesi için Anadolu’nun pek çok yerinde öğretmenlik yapmaya başlar.
Cumhuriyet Dönemi romanlarının genelinde ihanete uğrayan kadınların, ekonomik ve sosyal bağımsızlıklarını kazanabilmek için Anadolu’nun çeşitli yerlerine göç ettikleri görülmektedir. Bu dönemde Cumhuriyet’in modernleşme olgusuna hizmet etmek için güçlü kadın profilinin ön plana çıkarılması, edebiyatçılar arasında oldukça yaygın görülen bir yöntemdir. Bu bağlamda, benzer bir durumun Feride için de geçerli olduğu söylenebilir. Feride hem Kâmran tarafından kırılan izzetinefsini onarmak hem de Anadolu’nun sosyal açıdan çözüme kavuşturulması gereken pek çok sorununa ufak da olsa bir katkıda bulunmak için göç etmiştir. Bunun yanı sıra Feride, küçük yaşta anne ve babasını kaybettiği için sürekli akrabalarının himayesi altında yaşamak durumunda kalmıştır. Dolayısıyla bu kaçışın altında yatan bir diğer gerekçe de Feride’nin kendi hayatını çalışarak idame ettirmek istemesidir.
Feride karakterini özel ve incelemeye değer kılan husus, onun hayata karşı verdiği mücadelede gizlidir. Feride, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde karşılaştığı onca zorluğa rağmen hayata tutunabilen ve çevresindeki insanlara yardım etmeyi ilke haline getiren bir kadındır. Bu haliyle Çalıkuşu romanı, mücadele ve fedakârlık duygularını Feride aracılığıyla somutlaştıran değerli bir eserdir. Elbette Feride’nin mücadeleci ve yardımsever tavırları ona ayrı bir önem atfetmektedir. Ancak eserde, üzerinde durulması gereken en önemli husus, yazarın Feride karakteri vasıtasıyla Anadolu’daki toplumların gerçekliklerine ışık tutmasıdır. Roman boyunca Feride’nin başından geçen olaylar ve karşılaştığı kişiler, Anadolu’da yaşayan insanların zihniyetini yansıtmaktadır. Bu yüzden Feride’nin anıları, dönemin toplumsal ve sosyo-kültürel yapısını aktarması açısından oldukça önemlidir.
Yapıtta Feride yalnızca belirli bir zihniyetin aktarıcısı değil, aynı zamanda Cumhuriyet Dönemi’nin eğitimli, fedakâr, yardımsever ve idealist kadın tipinin de temsilcisi olmuştur. Dolayısıyla hem Cumhuriyet Dönemi’nde kadınların toplumsal konumunu sorgulamak, hem de bu dönemde kadınların nasıl bir işlevi üstlendiğini anlamak için Feride karakterini iyi okumak gerekir. Roman karakterlerinin çoğunun kadın olması ve olayların başkahraman Feride üzerinden şekillenmesi, yazarın “Modernleşme” ya da “Batılılaşma” mefhumlarını kadın tipi üzerinden ele aldığını göstermektedir. Nitekim eserde Anadolu’daki insanların namus, evlilik, gelenek ve görenekler noktasında bir takım taassuplarının olduğunu ve Feride’nin ise bu taassuplarla eğitim aracılığıyla mücadele edebileceğinin mesajı verilmektedir. Bu noktada Feride öğretmen, toplumsal değişim ve dönüşümün Anadolu’daki temsilcisi olarak betimlenmiştir.
Ayrıca romanda modern ve geleneksel hayat tarzlarının çatıştığı da görülmektedir. Öyle ki Zeyniler köyünde türbe bekçiliği yapan ve aynı zamanda herhangi bir tahsili olmamasına rağmen çocukları eğitmeye çalışan Hatice Hoca’nın karşısında, Feride öğretmenin çocuklara son derece çağdaş ve modern bir eğitim vermesi, bu iki hayat biçiminin kitapta karşılaştırıldığını göstermektedir. Bu durumda Feride öğretmen, modern eğitimin simgesi ve Cumhuriyet rejiminin yaratmaya çalıştığı yenilikçi kadın imajının temsilcisi olarak değerlendirilebilir. Feride’nin yenilikçi ve modernist bakış açısı yalnızca eğitim hayatında değil, gündelik hayatın içerisinde de dikkat çekmektedir. Özellikle Feride’nin süsten, şatafattan ve gösterişten son derece uzak durması, onun modernizmi ve yenilikçiliği “şekilcilikle” karıştırmadığını göstermektedir.
Eserde namus, ahlak, güzellik, evlilik ya da annelik gibi kavramlar sıklıkla ön plana çıkarılmaktadır. Özellikle Feride öğretmenin Anadolu’da karşılaştığı olayların içeriğini, söz konusu kavramlar oluşturmaktadır. Okul müdürünün Feride’yi yüzündeki makyajdan dolayı uyarması, Hatice Hoca’nın derse girerken Feride’ye eşarp vermesi ya da Bursa’daki otelde Hacı Kalfa’nın Feride’yi çıkabilecek dedikodulardan dolayı uyarması, o dönemde sosyal kontrol mekanizmasının ne denli yoğun olduğuna işaret etmektedir. Feride Anadolu’da görev yapmaya gittiği pek çok yerden, hakkında çıkan dedikodular yüzünden ayrılmıştır. Anadolu insanına göre Feride’nin bekâr ve yalnız olması, onun hakkında çıkan söylentileri doğrulamaktadır. Hatta Feride çıkan dedikodular sebebiyle kendisinden yaşça büyük ve babası gibi gördüğü doktor Hayrullah Bey ile kağıt üstünde bir evlilik yapmak durumunda kalmıştır. Her ne kadar Feride yenilikçi ve özgürlükçü bir karakter olsa da onun toplumsal baskı ve denetim ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Anadolu’daki insanların hayatı algılama biçimi ile kurulmak istenen modern toplum yapısı arasında önemli bir farklılaşma mevcuttur. Bu nedenle Feride ve Anadolu insanı arasında bir takım çatışmalar yaşanmakta ve söz konusu çatışmaları genelde Feride idare etmektedir. Dolayısıyla Feride toplumsal düzeni korumaya çalışan, yapıcı bir aktör olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eserde Feride’nin kamusal alan içerisindeki rollerinin yanı sıra “annelik” ve “ev kadınlığı” rolleri de dikkat çekmektedir. Özellikle öğretmenlik yapmak için gittiği Zeyniler köyünde, Munise adında küçük bir kızı evlatlık alması ve ona annelik etmesi bu durumu destekler mahiyettedir. Cumhuriyet modernleşmesi, kadınların kamusal alandaki görünürlüğünün yanı sıra aile içi rollerindeki etkinliğini de arttırmayı amaçlamış ve geleneksel rollerini yerine getirmeleri konusunda onları özendirmiştir. Görüldüğü üzere bu dönemde yaratılmak istenen kadın imajı, sosyal ve ekonomik anlamda bağımsızlığını kazanmış ama aynı zamanda annelik ve ev kadınlığı misyonlarını da hakkıyla yerine getiren kimselerdir. Çünkü yeni rejimin gereklerine uygun bireyler yetiştirmek ancak kadınlar sayesinde mümkün olabilir. Dolayısıyla bu dönemde kaleme alınan romanlarda da Cumhuriyet modernleşmesine hizmet edecek kadın kimliklerinin ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Bu bağlamda düşünüldüğünde Feride karakterinin de söz konusu amaca hizmet ettiği söylenebilir.
Kaynakça
Beydere, M., & Karadağ, A. B. (2019). Çalıkuşu’nun Öz-Çeviri Serüveni Üzerine Betimleyici Bir Çalışma. RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi(Ö5), 314-333.
Güntekin, R. N. (1939). Çalıkuşu. İstanbul: İnkılap Kitabevi.
[1] Bu metin İlmi Düşünce Mektebi’nde Hüseyin Çil’in yürütücülüğünde gerçekleşen “Roman Kahramanları” İhtisas Atölyesi kapsamında kaleme alınmıştır.
[2] Doktora Öğrencisi, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, İletişim Adresi: merve.sultan4295@gmail.com