Halime ERBAYRAM[1]
İnsan her zaman bir diğer insana ihtiyaç duymuştur. İnsanların birbirine ihtiyaç duyması bir alışverişi zorunlu kılmıştır. Dönem koşulları değiştiğinde insanlar arasında alışveriş biçimi farklı şekillere bürünmüştür. Bu yazıda geçmişten günümüze farklılaşan alışveriş biçimlerini ve farklılaşmaya neden olan etkenleri göreceğiz. Geçmişte ve günümüzde insan alışverişlerini değerlendirebilmek için öncelikle alışveriş kuramını ve bu kuramın üyesi Homans’ın bu konudaki görüşlerini ve çalışmalarından bahsedelim. Alışveriş kuramı insanlar arası etkileşimi araştırır. Alışveriş dememiz sizlere sadece maddi anlam verip yanıltmasın. Bu teoride alışveriş kuramcıları toplumsal etkileşimleri ekonomik alışveriş gibi varsayarlar ve toplumsal alışverişin sadece sent, dolar gibi maddi şeylerle ölçülemeyeceğini söylerler. Alışverişte maddi ve manevi her şeyin değiştirilebileceğini kabul ederler ( Poloma, 2017, s.72). Alışveriş kuramcılarından biri olan Homans “Social Behavior as Exchange” adlı makalesinde alışveriş teorisinden bahsetmiştir. Homans bu araştırmasına ilk başladığında küçük grupları analiz etmiştir. Grup üyelerinin bir diğer grubun üyesiyle ya da kendi grubunun üyesiyle etkileşiminin nasıl olduğunu ve ne tür faydalar sağladığını incelemiştir. Homans insan davranışının amacı ekonomik kazancı zirveye çıkarmaktır der. Ona göre bireyler bulunduğu grup içerisinden çıkarlar sağladığı için bir arada durur.
Homans “The Human Group” adlı eserinde insan gruplarını analiz eder. Homans bu araştırmada Cooley’in ikincil gruplarından çok birincil gruplarına odaklanır. Grubun yapısı ve işleyişine bakarken küçük toplulukları baz alır. Homans’a göre grup, “birbirleriyle sık sık iletişim kuran ve yüz yüze etkileşimde olan az sayıda insan toplamıdır” ( Poloma, 2017, s.74). Homans’ın davranışçı alışveriş kuramında insan davranışları ödül almak arzusu ya da ceza almak korkusuyla şekillenmektedir. Homans Skinnerci psikolojiden yola çıkarak beş önermeyle alışveriş sürecinden bahseder. Bunlar; başarı, uyaran, değer, doyumluluk ve saldırganlıktır. Birey bütün davranışlarının neticesinde ödül almayı, başarılı olmayı ve bunların tekrarlanmasını isterken, davranışı neticesinde ceza alırsa saldırgan bir tutum takınır. Davranışlarının neticesinde ödül almak istenirse uyaran kullanılır. Örnek vermek gerekirse; sınav sonucunun tam puan olmasını istiyorsan düzenli ve programlı çalışmalıyız. Fakat insan davranışlarında ödüle doyarsa değeri düşer ve önem vermez. Ya da iki tane ödül alması gereken eylemde kendisine en fazla değerli geleni kabul eder ve ona göre davranış sergiler. Homans insanlar arasındaki ilişkide güç dengesine değinir ve bunu en az çıkar ilkesine göre açıklar. Ona göre ilişkilerde güç dengesinin olmaması sağlıksız ilişki biçimi yaratır. Bu asimetrik ilişkiler zaman içerisinde yok olacaktır ( Poloma, 2017, s.78-83). Homans toplumsal alışverişlerde insan davranışını bu şekilde analiz eder.
Toplumlar kendi içerisinde iç sistem olarak ve dış sistemde birbirleriyle etkileşim içerisindedir. Bu durumda insanlar arasında ilişki biçimleri farklılaşabilmektedir. Geçmişte ve günümüzde insan etkileşimleri farklılaşmıştır. Ancak bu alışverişlerde farklılaşmayan şeyler de vardır. Geçmişteki insanlar arasında özellikle yüz yüze etkileşimler daha fazladır. Ayrıca insanın insana ve topluma daha çok mecbur olduğu zamanlardır. Burada teknolojinin varlığı öne çıkar. Teknolojinin ileri düzeyde olmaması insanları birbirine mecbur kılmıştır. Kolektif anlamda insanlar daha çok dayanışma içerisindedir. Küçük topluluk şeklinde yaşadıkları için herkes birbirini tanır ve bilir. İnsanlar arasındaki bağ daha sıkıdır. Her toplumun kendine özgü değer ve normları önemlidir ve geleneğe bağlılık hâkimdir. Eski dönemlerde insanların geçim kaynağı baskın olarak toprak olduğu için insan gücüne ihtiyaç duyulmuş, neticede insanlar çıkarları için bir arada kalmıştır. Bunun yanı sıra insanlar arasındaki manevi alışverişlerde daha az çıkar gözlenir.
Günümüzde insan etkileşimleri bilimsel devrim sonrası gerçekleşen olaylarla farklılaşmıştır. Aydınlanma dönemi toplulukların tümüne etki etmiştir ve bazı toplumlarda toplumsal hafıza yitimine neden olmuştur. Bu dönemde gelişen teknolojik gelişmeler hatırlama ve depolama gibi işlevleri zayıflatmıştır ( Karaarslan, 2021, s.74). Bu durum sosyal hayatın pek çok sahasında değişime neden olmuştur. Sanayileşme döneminde köylerden kente artan göç olgusu köylü ve şehirli insanın etkileşime girmesine ve zaman zaman çatışmaya neden olmuştur. Apartman kültürü, gecekondu kültürü gibi pek çok olgu ortaya çıkmıştır. İnsanların ikamet ettiği konum, statüsüne ve ekonomik durumuna göre şekillenmiştir. Bu şekilleniş insanların arasındaki alışverişte belirleyici rol üstlenmiştir. Sanayileşme döneminde ve üçüncü dalga dediğimiz Daniel Bell’in bilgi toplumunda insanın insana ihtiyacı azalmıştır. İnsanların birbirinden sağlayacağı çıkar azalınca yüz yüze ve sık sık etkileşime girmesine gerek kalmamıştır. Sanayileşme dönemiyle birlikte makineleşme olması insan gücüne ihtiyacı azalttığı için birincil gruplar dediğimiz aileler çekirdek aileye dönüşmüştür. Kadınlar iş hayatına entegre olunca çocukları aile büyüklerine değil kreşe vermişlerdir. Kadının çalışması aile içi iletişimde hem çatışmacı hem de işlevselci rolüyle ortaya çıkarmıştır.
Göç sonucunda bozulan demografik yapı pek çok sorunu doğurmuştur. İnsanlar birbirlerini tanımadığı için güven azalmış ve suç oranları artmıştır. Birbirini tanımayan, güven sorunuyla baş başa kaldığı için depresyona giren insanlar intihara temayül etmiştir. Mahalle kültürü büyük oranda yok olduğu için insanlar arasında alışveriş azalmış, sadece sanal dünyaya bağlı kalınmıştır. İnsanların kentte yalnız kalması ve güvensiz bir ortamın oluşması statüsü ve ekonomik durumu olan insanların hiper güvenlikli konutları tercih etmesine neden olmuştur. Yüksek katlı konutlarla birlikte komşuluk alışverişleri yok olmuştur. İnsanlar teknolojik araçlar vasıtasıyla sanal alışverişlerde bulunmuştur.
Günümüz dünyasında kapitalizm kültürü metalaştırmış ve Adorno’nun öncüsü olduğu kültür endüstrisini ortaya çıkarmıştır. Eskiden uzak ülkeler arasında etkileşim yoktu. Yeni dünya düzeninde teknoloji buna imkân vermiştir. Eskiden ticaret ve savaşla gerçekleşen kültürlenme ve kültürleşmeler günümüzde daha çok teknoloji vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Teknoloji, insanlar arasında uzak mesafe etkileşimlerine imkân verirken; eskiden olan insan ilişkilerinin samimi ve dostça alışverişine imkân sağlayamamıştır. Bana göre teknolojik araçlarla gerçekleşen insan etkileşimleri yüz yüze etkileşimde olan sıcaklık hissini vermemektedir. Homans’ın kuramında bahsettiği üzere geçmişte ve günümüzde insan alışverişlerini değerlendirirsek; günümüzde ileri düzeyde gelişen teknoloji ile insan doğadan uzaklaşmış ve gerçek dünyanın dışında yaşamaya başlamıştır. Bir diğer deyişle insan kendine ve çevresine yabancılaşmıştır. Teknoloji bazı konularda insanlara kolaylık sağlarken bazı noktalarda zarar vermiştir, yani hafızamızı resetlemiştir. Homans’ın kuramı bağlamında geçmişte ve günümüzde değişmeyen tek şey ise toplumdan topluma, insandan insana değişmekle birlikte çıkarcı olması ve ödül alma arzusudur. Homans’ın kuramında bahsettiği güç konusu günümüzde halen değişmemiştir. Hala yer yer asimetrik ilişkiler gözlenmektedir. Homans’ın kuramından bağımsız olarak geçmişte insanlar kendilerini bir yere daha çok ait hissederken artık günümüzde kendini yabancı gibi görmektedir. Günümüzde insanın zaman ve mekân algısı kaybolmuştur. Günümüzde insanlar mekân olarak sanal âlemde yaşamakta ve zamanlarını oraya harcamaktadırlar. İnsan kendine bu kadar yabancılaşınca bir diğer insanla alışverişi de yüz yüze olsa dahi sağlıklı bir şekilde gelişememiştir. Yeni dünya düzeninde siyasetin kurumsallaşması ve ideolojilerin yeni fikirlerin yaygınlığı da insanların alışverişlerinde etkili olmuş, insanların geneli kendisiyle aynı ideolojiyi paylaşan kişilerle etkileşim içerisinde olmuştur. Homans’ın çalışmaları genel olarak mikro toplumlara uyarlandığı için büyük ölçüde günümüz toplumunu açıklamada yetersiz kalmaktadır. Kuram dışında kalan yenilikler toplumsal değişmelerle birlikte insan etkileşimlerini değiştirmiştir. Günümüzde maddi ve manevi alışverişler büyük oranda sanal mekânlarda gerçekleştirilmektedir. Manevi alışverişler teknolojik aletlerle sağlanmakta ve yüz yüze alışverişler genellikle selam vermekten öteye geçmemektedir. Toplumda ve topluluklarda gerçekleşen devrimler büyük bir toplumsal değişmeyle, toplumun ürünü olan insanı ve o insanın bir diğer insanla alışverişini etkilemekte ve farklılaşmaya neden olmaktadır.
Kaynakça:
KARAARSLAN, Faruk. (2021), Toplumsal Hafıza, İstanbul, Ketebe Yay.
POLOMA, Margaret M. Çağdaş Sosyoloji Kuramları(6’ncı baskı), ( Çev. Hayriye Erbaş), Ankara, Palme Yay, (2017),
[1] İDM Kademe 2 Öğrencisi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü, İletişim Adresi: erbayrumeysa42@gmail.com